Pandeminin Ruhsal Sağlığımıza Etkisi

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Çin'de başlayıp tüm dünyaya yayıldığından bu yana, mevcut hastalığın Ocak 2020 sonlarında küresel halk sağlığını tehdit eden bir düzeye ulaştığını duyurmuş ve bu durumu pandemi olarak nitelendirerek olağanüstü hal ilan etmiştir. Pandemiler sırasında en yaygın şekilde deneyimlenen duygu, kişinin kendi sağlığına ya da yakınlarının sağlığına ilişkin duyduğu kaygıdır. Kaygı, öznel olarak olumsuz bir içsel deneyim olmakla beraber, belirli bir düzeyde bulunması kişinin tehlikelerden uzak durmasına, temkinli olmasına, önlemlere riayet etmesine yol açmaktadır. Pandemiler sırasında deneyimlenen, dış dünyanın güvenliğine ilişkin kaygılar, insanların gelişimsel olarak deneyimledikleri ilk kaygılardandır.Fakat bu kadar temel bir duyguyu tetikliyor oluşu sebebiyle pandemiler psikolojik açıdan zorlayıcıdır. İnsanların tam olarak göremedikleri ve nasıl çalıştığını bilmedikleri bir virüsün tehdidi altında olmaları da bir belirsizlik duygusu yaratmaktadır. Bilinmeyenden korkmak tıpkı güvenlik korkusu ve endişesi gibi en temel korkulardan biridir. Deneyimin belirsizliği ile birlikte hastalığa yakalanma kaygısı nedeniyle yaşanan korku, mutsuzluk, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları da salgındaki değişkenler haline gelmiştir. COVİD-19 salgınının yayılmasını önlemek üzere alınan en temel strateji insanları fiziksel olarak birbirinden ayırmak, izole etmektir. Salgına karşı koruyucu olan bu tedbir diğer yandan sosyal bağları azaltarak ruh sağlığı için bir risk faktörü haline dönüşebilmektedir. Sosyal ilişkilerin, psikolojik iyi oluş, fiziksel refah ve hatta hayatta kalma için hayati önem taşıyan biyolojik bir ihtiyaç olabileceği öne sürülmektedir. Bu nedenle izolasyon boyunca sosyal ilişkilerin eksikliği psikolojik ve duygusal iyi oluş halini olumsuz etkilemektedir. Bu sürecin içinde olduğumuzdan dolayı bu süreci değerlendirebilmek ve yönetebilmek bizim gelişimimiz açısından önemlidir. Bu durum felaket gibi gözükebiliyor olabilir fakat bu süreç içerisinde, içinde bulunduğumuz durumu da fırsata çevirebiliriz. Kendi iç dünyamıza yolculuk yapıp kendimizi keşfedebiliriz, neleri sevip sevmediğimizin farkında olabiliriz, hayata dair hedef ve beklentilerimizi belirleyebiliriz,yeni hobiler edinebiliriz ve kendi motivasyonumuzu artırabilecek şeyler yapabiliriz.Yaşamımızın her anı aldığımız her nefesi şükredilecek yolculuktur. Bu sürecin kendi benliğimize yaptığımız yatırımlar ile öğrenilecek dersleri öğrenip bu durumda dahi hayatımıza güzel şeyler katıp en kısa süre içerisinde bitmesini temenni ediyorum.